Skip links

Akademisyen Maaşları ve #AKADEMİKZAM Zorunluluğu!

 

Akademisyenlik bir yaşam biçimidir. Çalışma saati ile sınırlı değildir. Çoğu zaman çalışma ortamı ile yetinilmez, kimi zaman evde kimi zaman sahada, laboratuvarda, fabrikada, işletmede, otobüste, trende, uçakta, otelde ve her yerde. Özveri gerektirir ailenize ayıracağınız zamandan çalarsınız, kendinize ve arkadaşlarınıza ayıracağınız zamandan çalarsınız. Kadın akademisyenler için durum çok daha yorucu evin sorumlulukları da üzerindedir. Peki neyle yarışıyoruz? Zamanla, dünyayla atama yükseltme kriterleriyle. Çoğu zaman eleştiri alıyoruz. Ne buldular ki? Ne yaptılar ki? Bu kadar da vicdan yoksunu kör eleştiriler alıyoruz. Rönesansı yaşamamış, uzun tarihler boyu bilimden uzak kalmış ve ancak meşrutiyetle kıpırtıları başlamış nihayet büyük önder ATATÜRK ile gerçek bilim organizasyonları ve kurumlarıyla tanışmış nesillerin çocuklarıyız. Büyüklerimizden atalarımızdan aldığımız terbiye ve ahlak yapısı maaşları konuşmayı bizlere yasaklamıştır. Deyim yerindeyse bıçak kemiğe dayanmadan ses çıkarmayız. Çünkü insanlığı, insanları ve tüm canlıları severiz, doğaya saygılıyız. Bilimi en gerçekçi yol gösterici olarak kabul ederiz, dünya bilimine katkı koymak için gecemizi gündüzümüze katarız. Canımızdan çok sevdiğimiz ve değer bildiğimiz ülkemizi başarıyla temsil etmek için yayınevlerine yayınlar gönderir, her yayınlanan eserle sanki dünyaya bir yavrumuz gelmişçesine seviniriz. Aylık gelirlerimizden kısarak yüklü ücretler ödeyerek ulusal ve uluslararası kongrelere katılır, ürettiğimiz bilimsel sonuçları paylaşmaya çalışırız. Başta aziz devletimizin yöneticileri ve Yüksek Öğretim Kurulu yöneticileri olmak üzere mevcudiyetimize niteliksel ve niceliksel övgüler dile getirilir. Dünyanın en iyileri arasına girme hedeflerimizi yarıştırırız. Aziz Cumhuriyetimizi ve devletimizi bilimsel anlamda dünyaya tanıtmak için var gücümüzle çalışır sağlığımızı çoğu zaman göz ardı ederiz hatta bazen de feda ederiz. Tüm ereğimiz bir teşekkürle de olsa ödüllendirilmek ve bilimde önemli saygınlığı olan kadrolara erişebilmektir. Emekli akademisyenlere baktığımızda onların emekli olduktan sonra da bilimsel üretimlerine devam ettiklerini görüyoruz. Ana görevimiz olarak başarıyla yapmaya çalıştığımız ise hekimler, mühendisler, toplum biliciler, temel bilimciler, sağlık bilimciler ve özetle bilim orduları yetiştirmek, tüketen değil üreten birbirini seven, destekleyen yetişmiş uygar insan varlığımızı artırmak ve Atamızın bizlere görev olarak yüklediği Muassır Medeniyet (Çağdaş Uygarlık) seviyesini daima yakalamış olmaktır.

Pekala biz bu kadar canla başla çalışırken dile getirmeye utandığımız maaşlarımız aylık ücretlerimiz neden refah içinde, sağlıkla, fikri-vicdanı ve irfanı hür biçimde yaşamımızı sürdürebilmemiz için yetersiz kaldı? Proje destekleri veriliyor ancak bu alanda da birçok sorun yaşıyoruz. Dergilere yayınlar gönderiyoruz ancak uluslararası yayınevleri artık yayın başına bizler için yüksek olan ücretler istiyor. Yurt dışı kongrelere katılabilmek için binlerce TL’lik döviz gerekiyor. Kendi içimize kapandık kaldık. Bu etkinlikleri krediler çekerek, maaşlarımızdan karşılayarak gerçekleştirebiliyorduk artık yapamıyoruz çünkü zor aşıldı imkansızlaştı. Dünyadaki meslektaşlarımızın gelirleri nasıl diye baktığımızda durum gerçekten üzücü. Örneğin İngiltere’deki üniversitelerde profesör kadrosunun altındaki kadrolar örneğin asistan 40.000 Pound (yıllık), Doçentlerin 64.000 Pound (yıllık) profesörlerde ise rakam 90.000 Pounda kadar çıkıyor. Şu anda para piyasalarında 1 Pound (İngiliz Sterlini) 26 TL’ye den geliyor. Yani İngiltere’de bir Doçent yaklaşık 138.000 TL aylık gelire sahip, bir Profesör ise yaklaşık 195.000 TL gelire sahip ve bunlar ortalama rakamlar bu rakamların üzerinde ücretler de var. Almanya’da ise herhangi bir alanda Profesör olan meslektaşların geliri ise aylık 13000-20000 Euro (https://www.maaslar.org/almanya-profesor-maasi-2023-2/) yani yaklaşık 200.000 TL, İtalya’da ise Eğitime dayalı olarak, en yüksek maaşlar, €60,573 EURO maaşıyla Doktora derecesi olan kişiler almaktalar. İkinci en yüksek ücretli eğitim düzeyi, €59,756 EURO maaşıyla Yüksek lisans’dır (https://www.averagesalarysurvey.com/tr/aylik-maas/italya).

Ülkemizde, açıklanan gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 33.752,49 TL’ye, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 13.439,41 TL’ye yükselmiştir (https://www.turkis.org.tr/turk-is-nisan-2023-aclik-ve-yoksulluk-siniri/) . Araştırma görevlilerimizin aldığı 19.500 TL’lik maaşların açlık sınırına ne kadar yakın Profesör maaşlarının ise yoksulluk sınırının tam göbeğinde olduğu açıkça ortadadır.

PEKİ AKADEMİK ZAM NE KADAR OLMALI?

Rahmetli hocamız Prof. Dr. Süleyman KADAYIFÇILAR hep “hocanın göz nurundan tasarruf edilemeyeceğini” söylerdi, o zamanları düsturu buydu. Düşündüm nasıl bir adil dağılım olmalı diye kişi başına düşen milli gelir yönünden değerlendirme mantıklı geldi. Hep kendimizi kıyasladığımız Almanya örneğini ele alalım nüfus hemen hemen aynı. Almanya’da kişi başı milli gelir ortalaması yaklaşık 3458,5 USD (https://tuerkei.diplo.de/tr-tr/themen/wirtschaft/-/2079162)    Almanya’da bir profesör kişi başı milli gelirin 3,76 katı daha fazla maaş alıyor. Dolayısıyla refah seviyesi yüksek dünyanın her yerindeler ve büyük projelere imza atıyorlar. Toplumda saygın bir yerleri var.

Türkiye’deki durum ise şöyle;  kişi başı milli gelir 721,75 USD (https://tuerkei.diplo.de/tr-tr/themen/wirtschaft/-/2079162) olarak (2021 verilerine göre) ifade ediliyor. Bu durumda profesör maaşının en az kişi başına düşen milli gelirin 3,76 katı olması gerekmektedir. Bu da ülkemiz için 2713,78 USD değerine karşılık gelmektedir.

SONUÇ :

Öncelikle , Ülkemizin ekonomik dar boğazı, kişi başı milli gelir durumuna göre tüm kamu çalışanlarının maaşların arttırılması ve  ek olarak %85 oranında  akademisyenlere #akademikzam   verilmesi gerekmektedir.

Bilimin öncülüğünde gelişmiş Türkiye için hep birlikte akademinin yeniden doğuşuna yürüyelim.

Saygılarımızla

ÖGESEN