Genel Başkanımız Dr. Vahdet Özkoçak’tan Doçentlik açıklaması!
Türk akademisinde doçentlik sistemi ve özelinde sözlü sınavlar yıllardır çözüm bekleyen kanayan bir yara olarak kalmaya devam etmektedir. Akademik kariyerin en önemli dönüm noktası olarak kabul edilebilecek doçentlik, jüri sistemi nedeni ile her aday için farklı işlemektedir. Jüri sistemi ülkemiz şartlarında ne yazık ki efektif olarak işleyememekte, ikili ilişkiler olumlu veya olumsuz olarak adaya geri dönmektedir. Eser inceleme aşamasında, bir jüri üyesinin pozitif görüş bildirdiği dosyaya bir başka jüri üyesi negatif görüş bildirerek doçentlik için uygun olmadığına yönelik rapor verebilmektedir. Aynı şekilde sözlü aşamasında da jüri üyeleri tamamen öznel kriterler ile hareket edebilmektedir. Bu farklılıklar hiçbir yazılı kıstasa dayanmayıp tamamen öznelliğin sonucudur. Bu öznellik birçok adayı uzun süreler mağdur etmekte ve zaman zaman mobbing amaçlı kötüye de kullanılabilmektedir. Zaman, para ve motivasyon kaybına sebep olan bu sistem bir an önce kaldırılmalıdır. Mobbing ve adam kayırmaya dönüşen mevcut doçentlik sisteminin kökten değişmesi ve YÖK’ün bu konuda köklü değişiklikleri ivedilikle hayata geçirmesi gerekmektedir. Elbette doçentlik sistemi ve doçentlik kriterleri birbirinden farklı şeylerdir. Öncelikli olarak doçentlik sistemi tüm paydaşlardan görüş alınarak kökten değiştirilmelidir. Ardından elbette ki kriterler de düzenlenebilir. Sistem daimi ve sağlam temelli olmalıdır, ancak kriterlerde çağın gereklerine yönelik düzenlemeler her zaman yapılabilir.
Artık kriterlerin sağlanması doçent olmak için yeterli olmalı, yalnızca şartların sağlandığına ve etik ihlalin olmadığına yönelik jüriler bulunmalı, bütün kurallar yazılı şekilde bulunmalı, inisiyatif kullanma hakkı kaldırılmalı ve doçent unvanını alan her akademisyenin öznelliğe yer bırakılmadan en geç 6 ay içerisinde Doçent kadrosuna atanması için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Ancak bu şekilde birçok sorun çözüme kavuşturulabilir ve yıllarca eğitim alarak doçent olma aşamasına gelen adayların mağduriyeti ile zaman, para ve motivasyon kaybı engellenebilir. Yalnızca Ekim ve Nisan ayında olmak üzere yılda 2 kez yapılabilen doçentlik başvurularında dönemler kaldırılmalı ve başvurular her zaman açık hale getirilmeli ve zaman baskısı ortadan kaldırılmalıdır. Haftalarca süren bürokratik işlemler ortadan kaldırılmalı, her bir dosyada binlerce sayfa israfa sebep olan dosya gönderme sistemi çağın gereklerine uyarak dijital hale getirilmelidir. Sözlü sınavın kaldırılmasının ardından kurulması mecburi Jüriler için sistem kesinlikle kimsenin müdahale edemeyeceği şekilde körleme olarak işlemelidir. Yalnızca belirli bir grubun yararına çalışan sahte dergi ve atıf çetelerinin kurulmasını engelleyecek gerekli denetimler yapılmalıdır. Kriterlerde uluslararası kongrelerde yapılacak sözlü sunumların ağırlığı arttırılmalı ve akademisyenlerin bu bilimsel organizasyonlara katılımının rahat olması sağlanmalıdır. Uluslararası bilimsel kongrelere katılıma her akademisyen için yılda bir veya iki defa üniversiteler tarafından destek verilmelidir. Bu destek herkese eşit şartlarda uygulanmalı, inisiyatif dışında tutulmalı ve kesinlikle her üniversitede zorunlu olarak sağlanmalıdır. Akademisyenlerimiz kendi ceplerinden karşılayarak yurtdışı kongrelere katılmakta zorlanmaktadırlar. Bu durum kalifiye öğretim üyesi yetişmesinin önünde engel olmamalıdır. Aşırı ders yükü olan akademisyenler göz önünde bulundurulmalı ve uygun bir sistem kurulmalıdır. Birçok akademisyen aşırı ders yükü yüzünden akademik çalışmalara daha az zaman ayırabilmektedir. Bu konu için akademik olarak gelişmiş ülkelerin sistemleri detaylıca incelenmelidir. Ülkemiz akademik sisteminde köklü bir reforma ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bu bağlamda yapılmasını arzu ettiğimiz bu çok sesli reformun gerçekleşmesi için ÖGESEN olarak paydaş olmaya çözüm üretmeye hazırız.
Saygılarımızla
Dr. Vahdet Özkoçak
ÖGESEN Genel Başkanı