Skip links

Akademisyenlerin sözleşmeli olarak çalışması ne kadar adil?

Dünya’da bilimin ışık hızı ile ilerlediği günümüzde Türk Akademisi, darbe ürünü ucube 2547 ve YÖK yüzünden birçok hayati sorunla boğuşmak zorunda kalmış, bilimi, eğitimi ve sürekli gelişimi hedef tutacağına bu sorunlar yüzünden verimliliğini ciddi oranda kaybetmiştir. Yıllar geçtikçe sorunlar çözülmek yerine sürekli halının altına süpürülmüş fakat artık halının altında da yer kalmamıştır. Artık onlarca sorunun altında ezilen Türk Akademisi çözüm üretmeye acilen başlamalı ve bu başlangıç bütün akademisyenlerin en kötü kabusu #sözleşmesorunu olmalıdır. Evet, Doçent ve Profesör hariç bütün akademisyenler sözleşmeli olarak çalışmakta, sürekli işleri ile tehdit edilmekte ve akademisyenliğin her aşamasında haksızlığa, mobbinge ve tehditlere maruz kalmaktadır. Bütün kamu personeli iş güvencesi ile çalışırken akademisyenlerin sözleşmeli çalışması sizce ne kadar adildir?

 

Bu durum ciddi bir mobbing ve performans düşüklüğü sebebidir. Sözleşme yenileme problemi, artık adeta bir mobbing silahı olarak kullanılmaktadır. En ufak bir anlaşmazlıkta dahi amirler tarafından sözleşme yenilenmesi ortaya konmakta ve gizli bir tehdit oluşmaktadır. Bu problem akademisyenlerimizin verimini de ciddi oranda düşürmektedir. Sözleşme yenileme gibi cezalandırıcı önlemler yerine, taban maaşın üzerine performans getirilmesi gibi teşvik edici sistemlerin kurulması, daha akılcı ve daha çağdaş olacaktır. Sözleşmeli çalışma durumu, bütün akademisyenler için acilen kaldırılmalı ve herkes Anayasamızın eşitlik ilkesi uyarınca eşit haklara sahip olmalıdır.

Sözleşmeli çalışan ve üniversitedeki seçimlerde oy kullanma hakkı dahi bulunmayan (Evet, öğretim üyeleri hariç hiç bir akademisyenin oy hakkı dahi yoktur, değil 2. sınıf, 5. sınıf vatandaş muamelesi görmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rahatça oy kullanabilen bir birey, akademisyen olarak insan yerine dahi konmamaktadır.) birçok akademisyen birey olarak bile görülmemekte, bilgisayar dahi verilmemektedir. Bugüne kadar birçok kurum ne yazık ki bu sistemle işlemiş ve kariyer kaygısı ile hiç kimse bu büyük probleme ses  çıkaramamıştır. Fakat artık bu soruna dur denilmeli, devletin üvey evladı akademisyenler eşit özlük haklarına kavuşmalıdır.

Bu vesile ile ÖGESEN olarak #sözleşmesorunu tamamen çözülerek bütün akademisyenlere koşulsuz hak ettiği özlük hakkı verilene kadar çalışacağımızı ve akademinin bütün sorunlarının çözümü için paydaş olmaya hazır olduğumuzu yetkililere tekrar hatırlatıyoruz.

Vahdet Özkoçak

ÖGESEN-ÖGEDER Genel Başkanı